Atatürk'ün Mektubu
Ocak 18, 2018 Mithat Baş Tarih Araştırmaları 1 Yorum Kategori : Mithat Baş tarih araştırmaları , tarih , Türk kültürü
Tarihimiz, üzücü olayların yanı sıra, kıvanç verici olaylarla da doludur. Dünyada ve ülkemizdeki siyasal yaşamın içinde yüzdüğü bulanıklığın durumunu
ibretle izliyoruz. Dünü unutup inkâr ederek bir yere varılacağını sananlar ne
kadar da artmış! Cumhuriyetin getirdiği kazanımlar nasıl da unutulmuş! Günümüzde,
yazılı ve görsel basında çoğalmış, kalemlerini satmış, sadece “sahiplerinin
sesini” dillendiren nankörlere inat, Mustafa Kemal’in 30 Ekim 1923 tarihinde başbakanlığa
görevlendirmeyi düşündüğü İsmet Paşa’ya gönderdiği mektubu olağanüstü bir örnek
olarak sizlerle paylaşıyorum.
Atatürk’ten İsmet Paşa’ya:
“Sevgili Paşam, Cumhuriyetin ilk Başbakanı olarak seni
düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi
yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü cephe kumandanı ve
Lozan başdelegesi olarak elbette biliyorsun. Büyük devletlerin bu sefil duruma
bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize
anlattın. Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu
özetleyeceğim.
Bize geri, borçlu, hastalıklı bir miras kaldı. Yoksul bir
köylü devletiyiz. Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar
az. 4.000 km. kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik
yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın
bütünlüğünü sağlamamız şart. Denizciliğimiz acınacak durumda. Köylümüzü
topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi
yapmalıyız. Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet’le de insanlıkla
da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız. Her yerde tefeciler
halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan
getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor. Doktor sayımız 337, sağlık
memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar
insanlarımızı kırıyor. 3 milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem,
frengi, tifo salgın halde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek
ölüm oranı yüzde 60’ı geçiyor. Nüfusun yüzde 80’i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun
önemli bir bölümü göçebe. Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini
dışarıdan alıyoruz. Kiremidi bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve
İzmir’in bazı semtlerinde var. düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina
sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan’dan
gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek. İktisadi hayatımız da eğitim durumumuz
da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların
ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa
Cumhuriyet’in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz.
Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor. Raporlarda daha
ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları bakanlara ve parti yönetim kuruluna
da ver. Genel durumu tam bilsinler. Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi
çıkmazdan kurtulmamız için bir düşüncem var. bu düşünceyi günü gelince
konuşuruz. Hedefimiz, milli iktisat; bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi
bağımsızlık temel ilkemiz olmalı.
Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç
kalmıştı. Cumhuriyete uygun bir anayasa gerek. Bu zor durumdan nasıl
çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde ne de bir deney. Ama
yıkılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları
çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı uygar ve özgür bir toplum
oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük
ideali tam olarak başarmak zorundayız. Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik.
Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu
birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız.
Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal görev bu. Bu büyük
görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız
olsun. 30 Ekim 1923
Gazi Mustafa Kemal
KAYNAK: S. Eriş Ülger, Atatürk Milliyetçiliği, Parola Yayınları, İstanbul 2015