Mesudiye'den 1905 Yılına Yolculuk
1465 Numaralı Mesudiye (Hamidiye) Şeriye Sicilinin Söyledikleri
İnsanların
birbirleriyle ilgili bütün hukuki ilişkileri, kadıların veya naiplerin
(naip=kadı vekilleri) verdikleri karar suretlerini, hüccetleri ve yargıyı
ilgilendiren çeşitli yazılı kayıtları içeren defterlere şer’iye sicilleri
denir. Bu siciller ayrıca zapt-ı vakayi sicilleri (olayların zabıtları) veya
sicilat defterleri diye de adlandırılır. Şer’i mahkemeler tarafından verilen
her çeşit ilam, hüccet ve şeri evrak, istisnasız asıllarına uygun olarak bu
defterlere kaydedilmektedir. Bu nedenle Osmanlı arşivleri içinde doğru tarih
yazımı için gerekli diğer arşiv belgeleri kadar önemli belgelerdir.
1465
Numaralı Hamidiye Kazası şeriye sicili, küçük hacimli olmakla birlikte
Mesudiye’ nin o yıllardaki sosyo ekonomik ve sosyo kültürel yapısı hakkında
önemli bilgiler edinilmesini sağlayacak niteliktedir. Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları Ana Bilim Dalı İslam Tarihi
Bilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi Fatih Kaya’nın bu çalışması, yörenin
tanıtımı açısından önemli bilgiler içermektedir. Mesudiye şer’iyye sicilleri
ile ilgili şimdiye kadar yapılmış ilk bilimsel eserdir. Bu özelliği ile bundan
sonra yapılacak olan çalışmalara da kaynaklık edecektir. Sayın Fatih Kaya, beni
Mesudiye ile ilgili yazdığım kitaplardan tanığını belirterek mithatbas.com adlı
internet sitemden benimle iletişime geçti ve bu güzel bilgileri paylaştı. Ben
de bu bilgilerden bir özet çıkardım. Fatih Kaya’ya teşekkür ediyorum.
***
1905
yılında Kaza merkezinde beş mahalle bulunmaktadır. Bu beş mahalleden ikisi Rum
mahalleleri üçü ise Müslüman mahalleleridir. Bunlar; Fistori Mahallesi,
Sultantepe Mahallesi, Rüştiye Mahallesi, Eski Rum Mahallesi, Yeni Rum Mahallesi
olarak görülmektedir. Bu durum
Müslümanlarla Gayr-i Müslimlerin aynı şehirde fakat ayrı mahallelerde
yaşadığını göstermektedir. Ayrıca üç tane Müslüman Mahallesi ve iki Rum mahallesinin
olmasından dolayı kaza merkezinde Müslümanların nüfusunun daha fazla olduğu
söylenebilir.
1465 Numaralı Sicilde geçen Hamidiye’deki (Mesudiye) köy isimleri şunlardır:
Abdili,
Afan, Alan, Arıkmusa, Armutkolu, Arpaalan, Bayraklı, Bereketli, Beyseki, Bıçakçı, Birebir, Bozçalı, Busay,
Bürük, Büşürüm, Çakırlı, Çakraz, Çavdar, Çerçi, Çukuralan, Danişmend,
Değeri, Ekşere, Erik, Eskidir, Eymür, Faldaca-i Süflâ, Faldaca-i Ulyâ, Fardas,
Ferekse, Fındıcak, Fistori, Gebeme, Geldişer, Gergeçi, Gökçekilise,
Gökçesüleymanlı, Güzelce, Hatunviran, Hebüllü, Herüse, Ilışar, İdirin, İnalan,
Kabalı, Kale, Karacaviran, Karınca, Keçi, Keteniği, Keykuş, Kışlacık,
Kızılcaviran, Kuyucak, Kuzbağı, Lağus, Maden, Manahos, Manul, Mihailçorumu, Mismilon,
Musalı, Muzedere, Parçı, Sarıca, Sülümü, Tavara, Türk, Yağsiyan, Yastura,
Yavadı, Yavdaş, Yavşan, Yeveli, Zile.
Bu
köy isimleri adli vesikalarda geçen kayıtlardan tespit edilmiştir. O yıllarda
İskefsir (Reşadiye) Hamidiye’ye (Mesudiye) bağlı bir nahiye olduğu için
yukarıda belirtilen bazı köyler günümüzde Reşadiye’ye bağlı köylerdir. Kimi
Mesudiye köyleri de bu tarihte köyde herhangi bir adli vaka yaşanmadığı için bu
listeye germemiş olabilir.
1905 YILINDA HAMİDİYE’DE ÇALIŞAN GÖREVLİLER:
1.
İdarî Görevliler
1465
Numaralı sicil defteri daha çok tereke kayıtları ve vakıflarla ilgili
olduğundan defterde geçen idarî görevliler de genellikle malî konularla ilgili
görevlilerdir. 1465 Numaralı sicilde o zaman Mesudiye’de görev yapmakta olan ve
defterde ismi geçen idârî görevliler şunlardır:
Mal
Sandığı Müdürü: Ahmed
Besim Efendi
Mal
Müdür Vekili: Seyyid
Mehmed Efendi oğlu Hafız Kamil Efendi
Mal
Müdür Refiki: Hacı
Mehmed oğlu Hafız Emin oğlu Ahmed Efendi
Hazine
Tahsildar Müfettişi: Mehmed
Efendi
Hazine
Vekili:
Mehmet oğlu Nuri Efendi, Bayram oğlu Mehmed Efendi, Ahmet oğlu Mehmed Efendi,
Serdarzâde Ebubekir oğlu Mehmed Efendi
Evkaf
Müdür Vekili Nüfus Kâtibi: Ömerbeyzâde Abdullah oğlu Osman oğlu Abdullah Efendi
Nüfus
Memuru: Osman oğlu Nuri Efendi
Sandık
Emini: Hüseyin oğlu Ali Osman Efendi
Meclis
İdare Kâtibi: el-Hâc
Asım oğlu Ali
Kâtip
Vekili: Raif
Efendi
İkinci
Kâtip: Amil
Efendi
Vergi
Refiki: İsmail
Efendi
Polis
Memuru: Çerkes
Ahmed Efendi, Hüseyin Efendi oğlu Aziz
Efendi
Orman
Eminlik Memuru: Mehmed
Efendi
2.
Adlî Görevliler
Sicilde
tespit edebildiğimiz adlî görevliler kadıasker, nâib, mübâşir ve gardiyandır.
Mesudiye’nin adlî görevlilerinin başında Kaza Nâibi Ahmed Tevfik Efendi vardır
ve Anadolu Kazaskeri es-Seyyid Ahmed Nureddin tarafından bu göreve atanmıştır.
İsimlerini tespit edebildiğimiz adlî görevliler şunlardır:
Kazâ
Nâibi: Ahmed
Tevfik Efendi
Nâhiye
Nâibi: Abdullah
Efendi
Mübâşir:
Raif
Efendi
Gardiyan:
Kılınçzâde
Mehmed Efendi
3.
Askerî Görevliler
1465
Numaralı sicilde tespit edebildiğimiz askerî görevliler paşa, mülâzım, yüzbaşı,
çavuş ve erlerdir. İncelenen sicilde tespit edilebilen askerler daha çok
Mesudiyeli olup da başka şehirlerde görev yapan ve görevi esnasında vefat eden
askerlerdir.
Mesudiye’de
görevli olan askerlerden isimleri tespit edilebilen; Mülâzım Hikmet Efendi ve
Yüzbaşı Kamil Efendi’dir.
1905-1907 Yılları Arasında Vefat Eden Askerler:
Çavdar Karyesi: Osman Beyoğlu Süleyman
oğlu Ali: Sana’daki (Yemen) kışlada vefat etmiştir.
Ekşere Karyesi: Sirkecioğlu
Mustafaoğlu İzzet: 4. Ordu, 27. Alay, 2. Tabur, 2. Bölükte iken vefât etmiştir
Gökçekilise Karyesi: Ağa Mahmudoğlu
Mehmed oğlu Mustafa: Dersa‛âdet civârında Şile kazâsı karakol idâresi
hizmetinde görevli iken vefât etmiştir
Güzelce Karyesi: Selimoğlu Osman
oğlu Hüseyin: 4. Ordu, 29. Alay, 3. Tabur, 4. Bölüğün nişancı takımı
görevlilerinden iken vefât etmiştir.172
Hatunviran Karyesi: Mollaoğlu Ömer
oğlu Mustafa : 4. Ordu, 19. Tabur, 2. Nişancı Bölüğü fertlerinden iken vefât
etmiştir.
Çortoğlu
Osman oğlu Hüseyin : Dördüncü Ordu-yı hümâyûnun on dokuzuncu alayının ikinci
bölüğü nişancı taburunda görevli iken vefat etmiştir.
Torunoğlu
Ömer oğlu Kamil: Dördüncü Ordu-yı hümâyûnun sanâyi taburunun ikinci bölüğünün
dördüncü takımı görevlilerinden iken vefat etmiştir.
Ilışar Karyesi: Temurcioğlu Şakir
oğlu Şakir: Dördüncü Ordu-yı Hümâyûnun otuz birinci alayının üçüncü taburunun
ikinci bölüğünün yedinci takımında vefât etmiştir.
İnalan Karyesi: Hızıroğlu Veli
oğlu Ali: Dördüncü Ordu-yı hümâyûnun on dokuzuncu alayının nişancı taburunun
ikinci bölüğünde görevli iken vefât etmiştir
Karacaviran Karyesi: Hatiboğlu Ali
oğlu: Üçüncü Ordu-yı hümâyûnun birinci alayının istihkâm taburu dördüncü bölüğü
üçüncü takımı görevlilerinden iken vefat etmiştir
Kışlacık Karyesi: Ekşioğlu İbrahim
oğlu Ali: 4. Ordu, 28. Alay, 1. Tabur, 2. Bölük fertlerinden Erzincan’da 7. Nişancı
taburunda görevli iken vefât etmiştir
Kızılcaviran Karyesi: Gül Ömeroğlu
Mehmed oğlu Salih: 3. Ordu, 4. Alay, 1.
Taburu Üçüncü Seyyar 1. Bölüğünde demirci ustası iken eceliyle vefât etmiştir.
Ali Kadıoğlu Rıza: 4.Ordu-yı
hümâyûnun 76. Alayının 3. Taburunun 2. Bölüğünün 11. Takımında iken eceliyle
vefât etmiştir
Lağus Karyesi: Hacıoğlu Veli
oğlu Mehmed: 4. Ordu-yı hümâyûnun 75. Alayının 4. Taburunun 3. Bölüğünün on 13. takımında iken eceliyle
vefât etmiştir
Yavadı Karyesi: Alibaşoğlu Hasan
oğlu Kerim: Dördüncü Ordu-yı hümâyûnun sanâyi taburunun dördüncü bölüğünün
altıncı takımında silah altında iken eceliyle vefât etmiştir.
Yukarıdaki
bilgilerden Mesudiye’den o dönemde ülkenin çeşitli yerlerine yoğun bir asker
sevkiyatının yapıldığını söyleyebiliriz. Ayrıca bu askerler belli bir bölgeye
değil Dersaadet, Erzurum ve San’a (Yemen) gibi birbirinden tamamen farklı bölgelere
gönderilmişlerdir. Bu askerler sicilde eceliyle vefat etmiştir diye bahsedilmiş
ve hangi sebeple vefat ettiği belirtilmemiştir.
Yine
Mesudiye’nin çeşitli köylerinde yaşayan insanlar, Osmanlı ordusunda erden paşa
rütbesine kadar ordunun çeşitli kademelerinde görev alabilmişlerdir.
4.Din Görevlileri
Müftü,
İmam, hatip, müezzin, evkaf müdür vekili diye adlandırılanlar Müslüman din
görevlileridir.
Kazâ Müftüsü: Fekāhetlü
Abdülfettah oğlu Osman oğlu Osman Zeki Efendi’dir. (Fekāhetlü; Fıkıh ilmini en
iyi şekilde bilen ve bu ilimde söz sahibi anlamına gelir. Müftülere verilen
resmi unvandır. Nitekim Zile karyesinde sakin olan Müftü Abdülfettah oğlu Osman
oğlu Osman Zeki’nin bu unvanı kullandığı görülmektedir.)
Evkaf Müdür Vekili: Nüfus Kâtibi Osman oğlu Abdullah Efendi’dir.
Müezzinler: Sicilde tespit
edilebilen müezzinlik görevi ile ilgili olarak Yavadı Karyesi Ahî Pehlivan
Câmii’nde bir kişilik, Karınca Karyesi Camii’nde ve Kızılcaviran Karyesi
Camii’nde ise iki kişilik müezzinlik kadrosu bulunmaktadır. Bu camiler, o
yıllarda merkezi köylere yapılmıştı ve Cuma camisi olarak da adlandırılıyordu.
Papazlar:
Hıristiyan din görevlilerinden ise sadece papazlar vardır. Eski Rum Mahallesi
Papazı Yani Efendi veled-i Haçi Yano, Yeni Rum Mahallesi Papazı Kostantin
Efendi ve Muzadere Karyesi Papazı Yani Efendi’dir.
MÜSLİM - GAYR-İ MÜSLİM MÜNASEBETLERİ
1905
yılında Hamidiye’de toplum hayatında Müslümanlar ile Gayr-i Müslimler beraber
barış içerisinde yaşamış, birbirlerine vekil olmuşlar, birbirlerine borç
vermişler ve birbirleriyle alış-veriş yapmışlardır. Genellikle Müslüman ve Gayr-i
Müslim köyleri ayrı olmakla birlikte beraber yaşadıkları köyler de olmuştur.
Toplumda
suç çok fazla yaygın değildir. Sadece bir yerde hayvan katledilmesi
görülmüştür.
İncelenen
sicilde o dönemde yaşayan Gayr-i Müslimler Rum asıllıdır. Ermeni asıllı olan
birkaç Gayr-i Müslim’in ismi geçmekle birlikte onlar başka yerleşim
birimlerinde oturup da çeşitli sebeplerle mahkemeye gelen Ermenilerdir.
Gayr-i
Müslimler kaza merkezinde Eski Rum Mahallesi ve Yeni Rum Mahallesinde yaşamaktadırlar.
Köylerden ise Muzadere, Manahos, Mihailçorumu, Maden, Bıçakçı ve Bayraklı
köylerinde yaşamaktadırlar. Bu köylerden Bayraklı Köyü’nde hem Rumlar hem de
Müslümanlar birlikte yaşamaktadır.
Gayr-i
Müslimlerin mağaza, kahvehane, fırın gibi ticarî müesseselere sahip olmaları ve
esnaflık yapmaları onların çok rahat bir şekilde ticarî faaliyetlerde
bulunduklarını göstermektedir.
Yine
tarla, bostan ve bahçe gibi ekilebilir arazilere sahip olmuşlar tarımla
uğraşmışlardır.
Ayrıca
kendi aralarında olan alacak-verecek davalarında dahi Gayr-i Müslimler şer’iyye
mahkemelerine başvurmuş ve haklarını talep etmişlerdir. Yine Gayr-i Müslimler
terekelerin paylaştırılması için mahkemeye müracaat etmişler ve mahkeme bu
terekeleri şer’î usullere göre paylaştırmıştır.
Sicildeki
kayıtlarda bir Müslüman öldüğünde vefat etti ifadesi kullanılırken gayr-i
Müslimler için genellikle fevt (kayıp)
oldu ifadesi kullanılmıştır. Ancak onlar için de vefat etti ve merhum
ifadelerinin kullanıldığı olmuştur.
İncelenen
sicile göre Müslümanlarla Gayr-i Müslimlerin barış içerisinde huzurlu bir hayat
sürdürdüklerini söylemek mümkündür. Kaza merkezinde ve köylerde Gayr-i
Müslimlerin çok rahat bir şekilde yaşamaları, Gayr-i Müslim mahallelerinin ve
köylerinin olması ve bazı köylerde Müslümanlarla Gayr-i Müslimlerin beraber
yaşamaları bunu açıkça göstermektedir.
Müslümanlarda
olduğu gibi Gayr-i Müslimler de kendi ibadethanelerini ve mekteplerini
yapmışlardır.
Müslümanlarla
gayr-i Müslimler arasında borç alacak verecek ilişkileri de meydana gelmiştir.
Örneğin kasaba sakinlerinden Yüzbaşı Kamil Efendi, Çilingiroğlu Yakof’a on beş
Osmanlı Lirası borç vermiştir. Bunun
karşılığında beş oda ve bir kilerden müştemil bir evi rehin olarak almıştır.
İkisi de vefat edince Yakof’un mirasçıları bu evde oturmak isteyince Yüzbaşı
Kamil Efendi’nin hanımı evin rehin olarak tutulduğunu, borcun henüz
ödenmediğini şahitlerle ispatlayarak evi rehin tutmaya devam etmiştir.
Özellikle
vekil tayininde Gayr-i Müslimlerin, Müslüman vekil tayin ettikleri gibi
Müslümanların da Gayr-i Müslim vekil tayin ettiklerine de rastlanmaktadır.
Mesela Bıçakçı Karyesi’nden Pavlosoğlu Todor, Serdarzâde Mehmed Efendi’yi vekil
tayin ederken, Karacaviran Karyesi’nden Hatiboğlu Ali’nin zevcesi Hanife, Maden
Karyesi’nden Korkoroğlu Kireki’yi vekil tayin etmiştir.
1905 yılında Hamidiye’de (Mesudiye) Ticarî Müesseseler:
Ticarî
hayatın önemli göstergelerinden biri de mağaza ve dükkânlardır. Mağaza ve
dükkânlar kaza merkezindedir. İncelenen sicilde geçen üç adet dükkân ve iki
adet mağazanın sahipleri Rumlardır.
Ayrıca
kaza merkezinde bir kahvehane bulunmaktadır. Yine kaza merkezinde üç adet,
köylerde ise bir adet fırın kaydına rastlanmaktadır. Kaza merkezindeki
kahvehane ve fırınların sahipleri Rumlardır.
Bu
durum Rumların ticarî hayatta Müslümanlardan çok daha etkin olduğunu
göstermektedir.
Yine
o dönemde halkın tahılını öğüterek un haline getirdiği değirmenler de
mevcuttur. Bazı değirmenlerin sahipleri tarafından vakfedildiği de
görülmektedir.
Halkın
sebze ve meyve ihtiyacını karşılamak üzere ekilen bostan ve bahçeler de
sicilimizde önemli bir yekûn tutmaktadır.
Bazı
eşya ve hayvanların 1905 yılındaki fiyatları günümüzde ilginç gelebilir.
Şer’iye Sicillerindeki 1905
yılına ait Eşya ve Mal fiyatları
Cinsi Miktarı Değeri
|
Döşek
âdî 7 aded 200 guruş
|
Yün
döşek 3 aded 140 guruş
|
Yorgan
âdî 7 aded 100 guruş
|
Yastık
5 aded 80
guruş
|
Şal
döşek 2 aded 50
guruş
|
Kilim
4 adet 350 guruş
|
Cecim
2 aded 40
guruş
|
Yatak
1 kat 120
guruş
|
Tüfenk
2
aded 50 guruş
|
Camuş
ineği 1 re’s 150
guruş
|
Camuş
balağı 1 re’s 80
guruş
|
Koyun 9 re’s 225
guruş
|
Keçi 11 re’s 308 guruş
|
Oğlak 8 re’s 82 guruş
|
Toklu 70 re’s 70
guruş
|
Öküz 2
re’s 200
guruş
|
Kısrak 1 re’s 300 guruş
|
Merkeb 1
re’s 100
guruş
|
Tay 1
re’s 200
guruş
|
İnek 1
re’s 100
guruş
|
Düğe 1
re’s 50
guruş
|
Tosun 1
re’s 30
guruş
|
Bal
kovan 1 adet 20
guruş
|
Not: Tablodaki ifadeler 1905 yılı Şeriye
sicilindeki ifadelerdir. 1 Re’s= 1 Baş/tane anlamındadır.
1905 Yılında Hamidiye’de (Mesudiye) Eğitim müesseseleri:
İncelenen
dönemde Mesudiye’de faaliyette olduğunu tespit edebildiğimiz eğitim
müesseseleri medrese, mektep ve rüştiyedir.
Medrese
İslam eğitim sisteminin temel kurumudur. Osmanlılar döneminde fizikî şartları,
mimarî özellikleri, programı ve temsil ettiği zihniyetle önemli gelişmeler
göstermiştir. Medrese bu dönemde sübyan mektebinden sonra orta, lise,
yüksekokul ve üniversite eğitimine tekabül eden, İslamî kimliği sebebiyle
sadece Müslümanların devam ettiği bir eğitim kurumu özelliği taşır.
İncelenen
sicilde Mesudiye’de bir medresenin faaliyette olduğu görülmektedir. Ayrıca
Musalı Karyesi’nde de bir medrese bulunmaktadır. Müderrisleri ise Seyyid
Sadullah, Seyyid Mustafa Rüşdü, Mustafa Efendi oğlu Mehmed Sadullah Efendi’dir.
Müderris Seyyid Sadullah Efendi’nin vefatıyla yerine oğlu Seyyid Mustafa Rüşdü Efendi
geçmiş, onun da vefatıyla yerine oğlu Sadullah Efendi geçmiştir.
1465
Numaralı sicilde İskefsir nahiyesine tâbi Kızılcaviran Karyesi’nde (Günümüzde
Mesudiye’ye bağlı Afan Köyü) bir sübyan mektebi olduğunu görülmektedir. Ayrıca
Rumların da mektepleri vardır. Nitekim Maden Karyesi’nde bir Rum mektebi olduğu
tespit edilmiştir.
Rüştiye;
Tanzimat döneminde Batı tarzında oluşturulan, zamanla ilköğretim kademesiyle
birleşen orta öğretim kurumudur. Rüştiyeler Osmanlı Devleti’nde kız
çocuklarının sübyan/mahalle mektebi üzerine öğrenim görme imkânına sahip
olabildikleri ilk eğitim kurumları olmuştur. Sicilde Mesudiye’de Hamidiye
Rüştiyesi adıyla bir rüştiye bulunmaktadır. Muallimi de Zile karyeli
Eyyübkadızâde Hüseyin oğlu Ömer Efendi’dir.
4. 1905 Yılında Hamidiye’de Sigorta
1465
Numaralı sicilin en dikkat çekici hükmü sigorta ile ilgilidir.
Kelime
olarak güven, emniyet ve garanti anlamını taşıyan sigorta kavramı, riskin
çoğalıp yaygınlaşması karşısında insanın kendini biraz daha güvende hissetmesi
arayışının ürünüdür. Sigorta, belli bir teknik ve sistem içerisinde kaza ve
kayıpların zararını telafi etmeyi amaçlayan ve karşılıklı ödeme esasına dayanan
akdi bir sistemdir.
Osmanlı
döneminde sigorta sistemine ilk defa 1864 tarihli Deniz Ticaret Kanunu’nda
temas edilmiş, 1870 yılında Beyoğlu’nda meydana gelen büyük yangında
şeyhülislamlıktan sigortanın cevazı hakkında fetva alınmıştır. Yine
şeyhülislamlıktan hayat sigortası hakkında fetva sorulmuş, verilen fetvada
İslam ülkesinde hayat sigortası caiz görülmemiş, yabancı ülkede ve yabancı
sigortacı ile yapılan sigorta akdi ve bundan doğan tazminat ve ödeme caiz
görülmüştür.
Sigorta
konusunun caiz olup olmadığı İslam Dünyasında tartışma konusu olmuş o yüzden
çok fazla yayılmamışken Gayr-i Müslimler bu konuya oldukça önem vermişler ve
kendi adlarına şeyhülislamlığın hayat sigortası hakkındaki kararından
etkilenmemişlerdir. Bunu 1465 Numaralı sicil defterinde geçen hükümden de
anlamak mümkündür.
Defterin
en dikkat çekici hükmü Amerikan Newyork Hayat Sigortası ile ilgilidir. Hamidiye
Kazası’nın Yeni Rum Mahallesi sakinlerinden müteveffa Keşişoğlu Yordam’ın
zevcesi Sofya veledet-i Haçi Yani, vefat ettiğinde mirasçılarına Newyork hayat
sigortasından dört bin frank ödenmiştir. Bu hüküm defterde: “Müteveffiye-i
mezbûre Sofya veledet-i Haçi Yani’ye Amerika Niyork sigortasından mevrûs
akçenin mikdârı dört bin frank ve beher frank dört kuruş on iki paradan lirası
yüz kuruşdur” şeklinde ifade edilmiştir.
Günümüzde
bile tam olarak yerleşmemiş olan hayat sigortasının o yıllarda yapılmış olması
Gayr-i Müslimlerin ekonomik hayatta ne derece ileride olduklarını ve dış
bağlantılarını göstermesi bakımından anlamlıdır.
***
1 yorum
Araştırmacı Fatih Kaya'ya ayrıca mükemmel Türkçesiyle anlayacağımız bir özet bilgiyle bizlerle paylaşan araştirmacı yazar Mihtat Baş'a teşekkür ederim.
YanıtlaSil