Topal Osman
Ocak 30, 2021 Mithat Baş Tarih Araştırmaları 4 Yorum Kategori : Ermeniler , Erzurum Kongresi , İsmail Hakkı Bey , kongreler , kuva-i milliye , Mithat Baş tarih araştırmaları , Mustafa Kemal , tarih , Topal Osman
TOPAL OSMAN
Balkan Savaşları, I.
Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında etrafına topladığı gönüllü
müfrezelerle milis kuvvetleri reisliği ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın koruma
muhafız kıtasının komutanlığını yapan Topal Osman, savaş yıllarının adından en
çok söz edilen önemli figürlerinden birisidir.
Hakkında çok şeyler
yazılmış ve söylenmiştir. Kimilerince, özellikle de varlıklı kent
mütegallibeleri ve azınlıklar tarafından pek sevilmemiştir. Onlara göre Topal
Osman bir suçludur. Etrafına topladığı gönüllülerle, isyan eden azınlıklar
üzerinde büyük baskılar kuran, cinayetler işleyen ve halkın huzurunu kaçıran
bir çete reisi olarak kabul edilmiştir. Kimilerince
de savaş yıllarında boşalmış Türk köylerini diğer unsurlara karşı koruyan ve
onlara yardım elini uzatan bir halk kahramanıdır. Nitekim Karadeniz Bölgesinde
işgal yıllarında kuvay-ı milliye ruhlu tek milis örgütlenmesinin Topal Osman’ın
etrafında olduğu görülmektedir.
Kuşkusuz bu iki farklı
algı içinde doğru olabilecek unsurlar da yok değildir. Ancak kişiler hakkında
hüküm vermek için olayların yaşandığı yıllardaki sosyal ve siyasal gelişmeler
göz önüne alınmalıdır. Şimdi kısaca bu sosyal ve siyasal olaylara göz atalım:
O yıllarda ülke işgal
altındadır. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesi sonucu ilan edilen
seferberlik nedeniyle köylerdeki 20-45 yaş aralığındaki erkek nüfus çok geniş
bir coğrafyada açılmış cephelerde çarpışmaktadır. Geride bedel vererek askere
gitmeyen varlıklı bir kesim ve azımsanamayacak çoğunlukta Rum ve Ermeni nüfus kalmıştır.
Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde yıllardır süren bir Pontus isyanı da görülmektedir.
Ordu, Giresun ve sahil kasabaları önce Ruslar tarafından, 1917’den sonra da
Yunan torpidoları tarafından sürekli bombalanmaktadır.
Rumlar, Giresun ve
Ordu’daki bazı resmi binalara Rum Pontus bayrağı asacak kadar ileri
gitmişlerdir. Üstelik büyük savaştaki cephelerden hiç de iyi haber
gelmemektedir. Köylerdeki yoksul yaşlılar, çocuklar ve kadınlar sahipsizlik
içinde büyük korkular yaşamaktadırlar. Osmanlı hükümeti çaresizdir. Hem halk,
hem de asker ve sivil aydınlar hükümetten ümitlerini kesmişlerdir. Bütün ülkede
işgalcilere karşı yer yer başkaldırılar başlamıştır.
Pontuscu Rumlar, bölgedeki İtilaf Devletleri
temsilcilerinden önemli ölçüde destek görmektedirler. Samsun’da İngiliz
temsilcisi Salter, Trabzon’da İngiliz Kontrol subayı Crawford ile Fransız
temsilcisi Lepissier bölgedeki Rumların koruyucusu durumundadırlar. Amerika
Yardım Heyetleri ve Yunan Kızılhaç’ı gayrimüslimlere yardım etmektedir.
Topal Osman böyle bir
ortamda sahneye çıkmıştır. Onu kısaca tanıyalım;
Feridunzade Hacı Mehmet
Efendi’nin oğlu olan Osman Ağa, 1883 yılında Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde
dünyaya gelmiştir. Fındık tüccarı olan ailesinin sağladığı ekonomik rahatlık
içinde yetiştiği bilinen Osman Ağa, Giresun Aksu deresinin denize kavuştuğu
yerde Rumlarla ortak bir kereste fabrikası işletmiştir. Ayrıca Yalıkahve adında
bir kahvehanesinin bulunduğu da bilinmektedir.
Osman Ağa, ailesinin
askerlik bedeli ödemesine rağmen, 1912 yılında çıkan Balkan Savaşı’na etrafına
topladığı gönüllü müfrezelerden oluşan birliklerle birlikte katılmıştır. Bu
savaşta Bulgarlarla giriştiği çatışma sırasında sağ bacağının diz kapağından
ağır bir yara almış ve bir yıla yakın Şişli Efdal Hastanesi’nde tedavi
olmuştur. Buna rağmen bacağı sakat kalmaktan kurtulamamıştır. O günden sonra da
“Topal Osman” adıyla ünlenmiştir.
Balkan Savaşlarını
müteakip I. Dünya Savaşı sırasında da çevresine topladığı 800 gönüllü ile
Teşkilat-ı Mahsusa Alayına katılarak Batum ve çevresinde Ruslara karşı savaşan
Topal Osman, Osmanlı Ordusu’nun Ruslar karşısında yenilmesiyle Harşit’in
batısına çekilmesi üzerine bu defa askerden kaçan firarileri yakalayıp orduya
teslim ederek, ordunun dağılmasını önleme çabalarını sürdürmüştür.
O tarihlerde Doğu
Karadeniz coğrafyasında yaygınlaşan Pontus isyanının Giresun öncüleri olan
Mavridleri çökertmiştir. İstanbul Hükümetinin emriyle Ağustos 1916’da Sivas
Divan-ı Harbinde yargılanmış ve bir süre göz hapsinde tutulmuştur. Ancak bu
yargılama Pontus Rumlarının faaliyetlerini engelleme çabalarından onu
vazgeçirememiş, Giresun Belediye Başkanı Dizdaroğlu Eşref Bey’in
hastalanmasıyla Belediye başkanlığı görevini devralmış ve Giresun Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti’nin de başına getirilmiştir.
Rumlar 8 Mayıs 1919’da
Giresun’da büyük bir miting yaparak “Pontus Rum Devleti’nin kurulmasını talep
etmişlerdir. Bu mitinge Ordulu Rumlar da katılmıştır. Ekim 1919’da merkezi
Batum olmak üzere “Rum Pontus Cumhuriyeti” kurulduğu duyurulmuştur. Bu devlet,
sınırları içine Giresun ve Ordu’yu da alıyordu.
Bu durum karşısında
bazı kent mütegallibeleri sözüm ona “huzurumuz bozulmasın” diye bir kenara
çekilip devletin çöküşünü izlerken, Topal Osman ve benzeri komitacılar
Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde işgalcilere ve isyan eden işbirlikçi
azınlıklara karşı mücadele yolunu seçmişlerdi.
1919 yılı Haziran
ayında Giresun’da Taşkışla denilen binaya Rumların Pontus bayrağı asmaları ve
Giresun Kaymakamı’nın bu olaya kayıtsız kalması üzerine şehre inen Topal Osman,
Pontus bayrağını indirtmiş ve bayrağı dikenleri yanında götürerek infaz
etmiştir. O artık çevresinde topladığı müfrezeleriyle küçümsenmeyecek bir güce
erişmiştir. Türk köylerinden Topal Osman milislerine katılımlar olmaktadır. Hatta
Jandarma Karakollarının teşvikiyle Topal Osman kuvvetlerine bizzat asker
toplanmıştır. O yıllarda askerlik yapan Ordulu Ramiz Özel anılarında; birçok
cephede çarpıştıktan sonra I. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle terhis olduğunu, iki,
üç ay sonra Jandarma Bölük Komutanının isteği üzerine altı aylık bir stajdan
sonra Vona Karakol Komutanlığına tayin olduğunu, burada bir buçuk yıl
çalıştıktan sonra Ebulhayr Jandarma Karakolu’nda vazife gördüğünü, o esnada
yanına Topal Osman çetesinde bölük komutanı olan Pehlivan adında bir bey
geldiğini, kendisinin gayretiyle Topal Osman çetesine Ebulhayr’dan 150
civarında asker kattığını belirtmektedir. Bu durum, devlet görevlilerinin bile
o yıllarda adına çete denilen Türk kökenli oluşumlara yardımcı olunduğunu
göstermektedir. Batı Anadolu’da işgallere başkaldıran kuvay-ı milliye
milislerine de düzenli orduya geçinceye kadar çete denildiği bilinmektedir.
Küçümsenemeyecek bir
milis gücünün başında olan Topal Osman, 29 Mayıs 1919 tarihinde Havza´da
Mustafa Kemal Paşa ile gizlice buluşmuştur.
Bu buluşmadan sonra Mustafa Kemal’den aldığı emirler doğrultusunda
hareket etmiş, ayrıca bu emirler kendisine güç verdiği için daha rahat hareket
etmeye başlamıştır.
5 Haziran 1919 tarihinde
Mustafa Kemal’in Savaş Bakanlığına gönderdiği şifreli yazıda Sivas, Amasya,
Tokat, Samsun, Trabzon, Erzincan ve Van topraklarında çok sayıda Rum ve Ermeni
çetenin bulunduğunu, bunların çeşitli cinayetler işlediklerini belirtmekte,
İslam çetelerinden en güçlüsünün Giresunlu Topal Osman Ağa olduğunu, bu çetenin de önemli bir olayının
görülmediğini anlatmaktadır.
Mustafa Kemal’den de
onay olan Topal Osman, mücadelesini sadece Giresun Rumlarına karşı yapmamıştır.
Samsun’dan Karahisar’a kadar kuva-i milliyeye düşman olan bütün unsurlarla
mücadele etmiştir. 31 Mart 1921’de 550 mevcutlu Giresun alayı ile birlikte
Nurettin Paşa’nın komuta ettiği Merkez ordusuna katılarak Koçgiri İsyanı’nın
bastırılmasında önemli bir rol oynamıştır.
Bu sırada Topal Osman
sayesinde Giresun’da hiçbir faaliyet yapamayan Pontusçuların yeni merkezi
İtilâf devletlerinin gözetimindeki Samsun oldu. Burada da asayiş ve huzuru
sağlamak üzere Topal Osman komutasındaki Giresun Gönüllü Alayı’ndan
faydalanıldı. Alay 16 Nisan 1921’de Ümit vapuru ile Samsun’a intikal etti,
orada 15. Tümen deposunda yeniden silâhlandırıldı.
Topal Osman Kurtuluş
Savaşı’nda da önemli roller üstlenmiştir. Sakarya Meydan Savaşı sırasında şehit
düşen 42. Alay Komutanı Tirebolulu Hüseyin Avni Alparslan beyle işbirliği
içinde bulunmuş, emrindeki gönüllü 47. Alay ile Yunanlılardan Anadolu’nun
temizlenmesinde en ön saflarda mücadeleye katılmıştır. Sakarya Savaşı’nda
atının vurulduğu da bilinmektedir.
Topal Osman Ağa,
Sakarya Savaşı’ndan sonra mevcudu takviye edilen 47. Alay’ın komutanı olarak
Büyük Taarruz’a katıldı. Zaferden sonra yarbay rütbesi ve İstiklal Madalyası
ile onurlandırıldı. 21 Aralık 1922’de döndüğü memleketi Giresun’da büyük bir
coşku ile karşılandı. Osman Ağa, Giresun’un müstakil il olması konusunda da önemli
girişimlerde bulunmuştur.
Kuva-i milliye
hareketleri sırasındaki hizmetleri ve Kurtuluş Savaşı’na katkılarından dolayı
Mustafa Kemal’in yakın korumalığına getirilmiştir. O koyu bir Mustafa Kemal
yanlısıdır. Ona tutkuyla bağlıdır. Topal Osman’ın görevlendirdiği muhafızlar,
Atatürk’ü her gittiği yerde bir gölge gibi takip etmişler, ona yapılan birçok
suikastı bertaraf etmişlerdir.
Topal Osman, düşmanın
İzmir’de denize dökülmesinden sonra Mustafa Kemal Paşa’dan izin alarak
Giresun’a dönmüştür. Giresun’da
istirahata çekilmişken, Mustafa Kemal Paşa’nın telgraf emri ile Aralık 1922’de
tekrar Ankara’ya çağrılmıştır.
Ancak artık savaş bitmiştir. O artık Ankara’dadır.
Buradaki davranışlar onun cephelerde karşılaştığı gibi değildir. Bu nedenle
gözü karalığı kendisinin de sonunun gelmesine sebep olmuştur. TBBM’ndeki Mustafa Kemal’e muhalif grubun
önde gelen isimlerinden Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’i yemeğe çağırma bahanesiyle
getirtip adamlarından Mustafa Kaptan’a öldürttüğü iddia edilir.
Bazı kaynaklar bu
cinayetin Topal Osman tarafından yapılmadığını belirtmektedir. Topal Osman’la Muhafız Taburu Komutanı İsmail
Hakkı Bey arasında büyük bir nüfuz mücadelesi de vardır. Cinayeti İsmail Hakkı Bey’in işlediği ve
Topal Osman’ın üzerine attığı da iddia edilmektedir.
Topal Osman’ın varlığı
ve Mustafa Kemal’e tutkuyla bağlılığı I. Meclis üyelerinin büyük kısmı
tarafından sakıncalı görülmektedir. Meclisin muhalif grubunun bir tezgâhla
Topal Osman’ı ortadan kaldırmak istediği de bilinmektedir. Sonunda Ali Şükrü
Bey cinayeti onun üstüne kalmıştır. Nitekim Ankara-Ayrancı mevkiinde Papazın bağı
denilen yerde önce teslim alınmak istenmiş, ancak teslim olmayı kabul etmeyince
çatışma çıkmıştır. Bu çatışmadan iki gün evvel Topal Osman’a bağlı kuvvetlerin
büyük bir kısmının Muhafız Komutanı İsmail Hakkı Bey tarafından başka bir
göreve gönderildiği bilinmektedir. Bu durum şüpheleri daha da artırmaktadır. Topal Osman, 2 Nisan 1923’de kendisi gibi
komitacılıktan gelme Muhafız Taburu Komutanı İsmail Hakkı Bey’in emrindeki
kuvvetlerle girilen çatışmada öldürülmüştür. O günün gergin atmosferinde meclis
kararıyla ölü bedeni üç gün asılı kalmıştır.
Topal Osman’ın cenazesi
İstanbul’dan deniz yoluyla Giresun’a getirilerek Kale’de Kurban Dede’nin yanına
defnedilmiştir. 1925 yılında Giresun’u uğrayan devlet görevlileri Topal
Osman’ın mezarının bakımsızlığını Atatürk’e iletmeleri üzerine, Aynı yıl Gazi Mustafa Kemal Paşa, ilgilere
emir vererek Topal Osman’ın mezarının Giresun Kalesi’nin en güzel yerine nakledilmesini
ve anıt mezarının yapılmasını sağlamıştır.
“Topal Osman” adlı 687
sayfalık araştırmasıyla tanınan Teoman Alpaslan’ın onun hakkındaki yorumu
ilginçtir: “Sakarya Savaşı sırasında Enver Paşa'nın Anadolu'ya girişini,
oluşturduğu Gönüllü Giresun Alayları ile önledi. TBMM'nin muhalif II. Grup
Lideri Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey'i öldürenleri bildiği hâlde
'jurnalcilik' yapmayıp, bile bile ölüme giderek Cumhuriyet'in ilanı için
gerekli ortamı 'kendini feda ederek' hazırladı.”
Ali Şükrü Bey
cinayetinin ardından oluşan gergin ortamın da etkisiyle I. Dönem çalışmalarını
16 Nisan 1923’te sona erdiren TBMM yeni seçimler yapılana kadar kendisini tatil
etmiştir. Bu arada 24 Temmuz 1923’te Lozan Anlaşması imzalanmış ve Lozan’ın da
verdiği rahatlıkla 3 ay içinde yeni seçimler yapılmıştır. Bu seçimlerde I. Grup taraftarları büyük bir
zafer elde etmişlerdir. Başka bir ifadeyle Mustafa Kemal muhaliflerinin büyük
çoğunluğu meclis dışında kalmıştır. Muhalefetten büyük ölçüde arındırılan II.
Dönem TBMM, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyeti ilan etmiştir.