Neden Öldürüldüler?
NEDEN ÖLDÜRÜLDÜLER?
Cavit Orhan Tütengil; 7 Aralık 1979 tarihinde evinden
üniversiteye giderken silahlı saldırıya uğradı ve öldürüldü. Temel ilgi alanı
"Gelişme Sosyolojisi" idi. Tütengil'e göre; Türkiye, bir geçiş
ülkesidir. Bu geçişte pusula ise Atatürk'ün düşünceleridir. Atatürk'ün gençlere
öğütleri arasında yer alan "benim yapmak istediklerimi tamamlayınız"
sözü onun için özel bir yere sahipti.
Muammer Aksoy; 31 Ocak 1990
günü Ankara’da öldürüldü. Bir yıl önce kendisi gibi düşünen arkadaşlarıyla birlikte
Atatürkçü Düşünce Derneğini kurmuştu.
Çetin Emeç; 7 Mart 1990 günü
öldürüldü. Atatürkçü bir gazeteci olarak tanınıyordu. Yazılarında cumhuriyetin
aydınlık yüzünü ve laisizmi konu ediniyordu.
Turan Dursun; 4 Eylül 1990
günü “İslami Hareket Örgütü” adıyla söylenen örgüt mensupları tarafından
öldürüldü. İslamı, farklı yorumlamakla suçlanıyordu.
Bahriye Üçok; 6 Ekim 1990
günü Ankara’da öldürüldü. Ankara İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesiydi. İslamı
çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyle yorumlamıştı.
Uğur Mumcu; 24 Ocak 1993
günü Ankara’da öldürüldü. Araştırmacı gazetecikimliğiyle 12 Eylül rejiminin
rezilliklerini gün ışığına çıkarmış, 12 Eylül faşizminin aslında Türkiye
Cumhuriyeti’ni dönüştürmek için yapıldığını söylemişti. Kürt mafyası ile
PKK’nın ilişkilerini de irdelemişti. Uluslararası kapitalizmi savunan liberal
ve ikinci cumhuriyetçilere “numaracı cumhuriyetçiler” diyordu.
Ahmet Taner Kışlalı; 21 Ekim
1999 günü Ankara’da öldürüldü. Yazar Orhan Pamuk’un Atatürk aleyhine yazılarını
deşifre etmiş, liberal geçinen ikinci cumhuriyetçilerin gerçek yüzlerini açığa
çıkarmıştı.
Necip Hablemitoğlu; 18
Aralık 2002 tarihinde Ankara’da öldürüldü. Televizyon ekranlarında
Atatürkçülüğü ve Bağımsız Türkiye idealini savunuyordu. Fetullah Gülen örgütünü
sorguluyor, bu örgütün devletin her kurumuna sızmakta olduğunu belirtiyordu. Duyarlılığının
nedenini soranlara “Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok” yanıtını vermişti.
Yukarıda adlarını ve ölüm tarihlerini verdiğim aydınların, tek bir
ortak özellikleri vardı. Bu özellik; Cumhuriyetin yılmaz savunucuları ve
Atatürkçü olmalarıydı. Onlar, yaşamları boyunca aydınlanmayı, özgür düşünceyi
ve Bağımsız Türkiye ideallerini savundular. Korkmadan ve yılmadan 12 Eylül
Faşist cuntasının iç yüzünü ortaya döktüler. Karanlık ve bağnazlığa karşı
hayatlarını ortaya koydular. Yürekliydiler. Kalemlerini satmadılar. Başkaları
gibi yalakalık yaparak devletin kurumlarını soymadılar. Kalemleri onların
namuslarıydı.
Hiç düşündünüz mü, bu aydınlarımız neden öldürüldü? Niçin hedef seçildiler?
12 Eylül faşizmi, batının Sovyet tehdidine karşı “yeşil kuşak”
oluşturulması amacıyla Türkiye’deki piyonları tarafından gerçekleştirilmiş bir
projedir. Bu projenin amacı, bağımsızlığı savunan ve milliyetçi düşünen
insanları tasfiye ederek ılımlı bir İslami rejim kurmak ve tıpkı Ortadoğu’daki
kukla devletler gibi yönetilecek bir rejimle Türkiye’yi dönüştürmekti. Bunu
büyük ölçüde gerçekleştirmek için de aydınlanmayı, bağımsızlığı ve
milliyetçiliği savunan güçlü kalemlerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Kendileri
için en önemli düşman, kimliklerini de savunmayı görev bilen Türk aydınlarıydı. Türkiye’deki
kuklaları ve taşeron olarak kullandıkları örgütler marifetiyle bu aydınlarımızı
katlettiler.
Peki katiller bulunacak mı? Kuşkusuz bulunacak. Biraz zaman gerekli.
Dünya sürekli dönüyor. Her gecenin bir gündüzü vardır. Tarihin hiçbir döneminde sürekli karanlık
olmadı. Elbet bir gün aydınlıklar gelecek ve amaçları sadece Türkiye'nin aydınlanması ve modern yaşam tarzını savunmak olan bu yurtseverlerin katilleri de
bulunacaktır.
Bundan zerre kadar şüpheniz olmasın.
Bundan zerre kadar şüpheniz olmasın.
0 yorum