Osmanlı Arşivlerinde Bilal ile Mesdi
Kasım 28, 2018 Mithat Baş 0 Yorum Kategori : mesudiye tarihi , ordu tarihi
Ordu
eşkıyaları konusunda yayınlanmış çok az eser vardır. Bazı Ordulu yazarlar
tarafından birçok Ordulu eşkıyanın hayatlarını konu edinen makaleler yazılmıştır.
Osmanlı Arşivleri Uzmanı Adnan Yıldız, Osmanlı Arşiv belgelerini de ekleyerek
Ordulu eşkıya Soytaroğlu hakkında bir makale yazmıştır. Bu eşkıyaların içinde
bulundukları sosyal ortam, onları suça iten nedenler, ülkenin yönetimi
sırasında karşılaşılan hukuksuzluklar ve eşkıyaların yaşadığı yıllarda kimi
zümrelere tanınan ayrıcalıklar incelenmeye ve araştırılmaya muhtaçtır.
Ordu’da
eşkıyaları konu edinen ilk roman “Kahramanlar Kahramanı Hekimoğlu” adıyla 1983
yılında Murat Sertoğlu tarafından yazılmıştır. Murat Sertoğlu bu romanda adına
türküler yakılan Hekimoğlu İbrahim’in öyküsünü anlatmaktadır. Aynı öykü
“Hekimoğlu Efsanesi” adıyla Baha Rahmi Özen tarafından tekrar romanlaştırılmış
ve 2013 yılında Hayat Yayınlarınca yayınlanmıştır. Hekimoğlu hakkında Osmanlı Arşivleri Uzmanı Yaşar Celep'in de bir makalesi vardır.
Ordulu
eşkıyalardan ikisinin, Bilal ve Mesdi’nin servüvenlerini anlatan bir roman da tarafımdan
yazıldı.
Söz
konusu roman, 2010 yılında Serüven Kitap tarafından “UMUTLAR TÜKENİNCE” adıyla yayınlandı. Bu romanda yaklaşık yüz
yıl önce Ordu yöresinde geçen olaylar konu edilmiş, bu arada I. Dünya Savaşı
yıllarında geçen olaylara da yer verilmişti. Seferberlik yılları da denilen o
yıkım yılları romanda ayrıntısıyla anlatılmaya çalışılmış, Bilal ve Mesdi adlı
iki gencin o yıllardaki serüvenleri de romanın ana konusu edilmişti.
Roman
okuyucu tarafından beğenilmiş olmalı ki Altınpost Yayınevi romanın ikinci ve
üçüncü baskılarını da gerçekleştirdi. Tarihi bir roman özelliğini taşıyan
UMUTLAR TÜKENİNCE adlı romanda kurguya pek yer verilmemiş, gerçek hayat hikâyeleri
anlatılmıştır.
Artık
Osmanlı Arşivlerine rahatça girebiliyor ve bu romanda adı geçen kahramanların
vukuatlarıyla ilgili belgelere ulaşabiliyoruz. Romanın kahramanlarından
ikisinin, Bilal ve Mesdi’nin adlarının geçtiği üç belgeyi okuyucularımın
bilgisine sunuyorum. (*)
***
Tarih:
6 Eylül 1327 [19 Eylül 1911]
Mahreci:
Sivas
Numara:
25964
Dahiliye
Nezaretine
Mesudiye
Kazas’ının Yavadı karyesinden müderris Tevfik Efendi’yi geçen teravih
namazından sonra hanesine gitmekte iken kurşunla cerh eden Bilal ve Mesti nam
şakilerin bu kere de Çağman karyesinden Herkoğlu Pavli’yi fidye-i necat
talebiyle katleyledikleri ve hamilerinden yedi şahsın takip müfrezeleri
tarafından derdest ve ciheti-i adliyeye teslim edilip şaki-i merkumanın
takibatına da şiddetle devam edilmekte bulunduğu Karahisar-ı Şarki
mutasarrıflığından bildirilmesiyle teşedid-i takibat için civar mahallere de
tebligat-ı mukteziye icra kılındığı ma'ruzdur.
6
Eylül 1327
Sivas
Vali Vekili Alaeddin
Bu
belgeden anlaşıldığına göre Bilal ve Mesdi
işledikleri suçlardan dolayı aranmaktadırlar. Aslında Yavadı karyesinden
Tevfik Efendi’nin yaralanması Mesdi’nin vukuatıdır. Çağman Köyüne akrabalarının
yanına gitmek için yola çıkan Aliçinli Pavli’nin öldürülmesi ise Bilal’ın
vukuatıdır. Her iki eşkıya hapisten kaçtıktan sonra birlikte “kıra çıkmaya”
karar vermişler ve birlikte dağda gezmeye başlamışlardır. 1911 yılında Bilal
18-19 yaşlarında, Mesdi ise 30-35 yaşlarındadır. Belgede adı geçen eşkıyaların “fidye-i
necat” yani “ya can, ya mal” şeklinde soygun yaptıkları, varlıklı kişileri tehdit ettikleri ve
müfrezelerce şiddetle takip edildikleri de belirtilmektedir.
***
Tarih:
13 Eylül 1327 [26 Eylül 1911]
Mahreci
: Mesudiye
Mevrudu:
Dersaadet
Dahiliye
Nezareti Celilesine
Mesudiye
tevkifhanesinden firar edip de altı mahdan beri kazamız civarlarında icra-i
şekavet ve birçok katl ve fidye-i necat ahzına devam eden Mesdi ve refiki Bilal
haklarında sancak ve vilayetimize vuku bulan müracaatlarımız üzerine derdestine
ve civar kazalardan müfreze çıkarılmış ise de kuralarda bulunan himayedaranının
ellerinden ahzına muvaffak olamıyorlar. Müfreze icra-yı takipte iken bir
taraftan fidye-i necat ahzı ve katl el-an devam etmekte müfrezeler takipte
iseler de henüz bir semere hasıl olamamış mal ve canımız tehlikede
hanelerimizden taşraya çıkamıyoruz. Bu canilerin derdesti ancak hamilerinin
elde edilmesine mütevakıftır. İcabının icrası babında artık şu sevgili vatan
muhafızı şanlı ordumuzda dahlinden başka çaremiz kalmamıştır ferman.
Tüccardan
Yor [Yorgi]
Tüccardan
Kuzme oğlu Aron
Tüccardan
Anastas
Tüccardan
Todor.
Tüccardan
Yako
Tüccardan
Korike
Belgeden
anlaşıldığına göre Bilal ile Mesdi halen yakalanamamışlardır. Mesudiyeli
gayrimüslim tüccarlar, bu “canilerin” yakalanmaları için Dersaadet’e
(İstanbul’da) İçişleri Bakanlığına şikâyet dilekçesi vererek Bilal ve Mesdi’yi
koruyan ve barındıran kişilerin de cezalandırılmalarını istemekte, müfrezelerin
bunları yakalayamadıklarından bahsetmekte ve ancak bu eşkıyaların “şanlı ordu” tarafından yakalanabileceklerini
belirtmektedirler.
Belgede
dikkat çeken bir özellik de şikâyetçilerin tamamının gayrimüslim olmalarıdır.
Halbuki Bilal ve Mesdi yaptıkları soygunlarda bu tür bir ayırım yapmamışlardır.
Buradan Mesudiye kazası merkezindeki bu tüccarların diğerlerinden daha varlıklı
oldukları ve kendilerini can ve mal emniyetinden yoksun gördükleri algısını
çıkarmak mümkündür.
***
Tarih:
23 Eylül 1327 [6 Ekim 1911]
Mahreci
Sivas
No:
7671
Dahiliye
Nazaretine
C[evap]
17 Eylül 1327 373 numara mezkûr kopyası müteala olundu eşkıya-yı merkume takip
olundukları ve hamilerinden yedi şahsın derdest ve cihet-i adliyeye teslim
edildikleri ve 6 Eylül 1327 telgrafla arz olunan Bilal ve Mesdi olup kemal-i
şiddetle takiplerine devam olunmakta olduğu ma'ruzdur.
Fi
22 Eylül 1327
Sivas
Valisi Alaeddin
***
Bütün
bunların sonunda ne olmuştur?
Ne olacak Bilal ve Mesdi’nin aileleri jandarma
baskısına ve işkencelere maruz kalmışlardır. Bilal’ın ağabeyinin evi, iki defa
jandarma tarafından baskına uğramış, bir defasında ailenin 18 koyunu birden
kesilerek el konulmuş, ikinci defasında ise 12 koyun ve bir çift öküzleri
jandarma tarafından kesilmiştir. Bilal’ın iki ağabeyi ve yengesi İpek işkence
altına alınmıştır. Bilal’ın bu iki ağabeyi Mehmet ve Ahmet 1914 yılında askere
alınmışlar ve Sarıkamış cephesinde can vermişlerdir.
“Kemal-i
şiddetle” takip edilen Bilal ve Mesdi ailelerine yapılan zulümlere daha fazla
dayanamamış ve kendi istekleriyle yıllar sonra teslim olmuşlardır. Fakat
onların bu masum teslimiyetleri hayatlarına mal olmuş, Mesdi Karahisar’a (Şebinkarahisar)
götürülürken yolda kaçıyor bahanesiyle vurularak öldürülmüş, Bilal ise Karahisar
hapishanesinde isyan çıkardı bahanesiyle zehirlenerek öldürülmüştür.
Her
iki eşkıyanın ailelerinin dramlarını UMUTLAR TÜKENİNCE adlı romanımdan
okuyabilirsiniz. Bu romanda Ordu’yu ve yüz yıl önceki kendi geçmişinizi
bulacaksınız.
(*) BOA, D.H.H. 37/45
(*) BOA, D.H.H. 37/45